x

Bu web sitesi çerezler kullanır.

Bu web sitesi kullanıcı deneyimini iyileştirmek için çerezler kullanır. Web sitemizi kullanmak suretiyle tüm çerezlere Çerez Politikamız uyarınca onay vermiş olursunuz. Çerezler hakkında daha detaylı bilgi için Çerez Politikası'nı inceleyebilirsiniz.

29 Ekim'de cumhuriyetin ne demek olduğunu öğrenmekle başladı Atatürk'e uzanan yolculuğumuz... Ormanda geçen bir hikayemiz vardı; bir de ormanı yönetmek isteyen adaylar. Biz adaylar hakkında kendi kararlarımızı vermiş ve bize göre en uygun adayı seçmiştik. Bu süreçte aynı zamanda seçim yapmanın da bir özgürlük olduğunu fark ettik. Mutlu okulun mutlu çocuklarıydık biz ve mutsuzluğu, korkuyu kabul edememiştik. Atatürk'ün insanların korkmamaları için, ülkelerinde mutlu yaşamaları için neler yaptığını konuştuk sonra.

 

Herkes okusun, herkes öğrensin diye okuma yazmayı kolaylaştıracak harfler getirmiş. Önceden çok zormuş okuma yazma öğrenmek. Çok az kişi bilirmiş okumayı. Bu yüzden ne haklarını bilirmiş insanlar, ne de ülkelerinde neler olup bittiğini. İnsanlar okumayı kolayca öğrenince, bol bol kitap, gazete ve dergi okumuşlar. Hem yeni bilgileri öğrenmişler hem de kendi arkadaşlarına ve çocuklarına öğretmişler. Çocuklar da her şeyi bilerek, bilmediklerini sormaya korkmadan, her şeyin farkında olarak büyümüşler.

 

Okullara da yenilikler getirmiş Atatürk. Her çocuk okuma yazmayı öğrenecek ki, her yenilikten haberleri olacak, kitapları, gazeteleri, dergileri okuyacaklar, bilmedikleri her şeyi okuyarak öğrenecekler demiş. Çocukların da fikirleri olduğunu, çocukların da dinlenilmesi gerektiğini söylemiş. Okulların çocukların severek gidecekleri, eğlenerek öğrenecekleri yerler olmasını sağlamış. Mutlu okulun mutlu çocukları olabildiğimiz için Atatürk'e kocaman teşekkürler ettik bunu öğrenince.

 

 

 

 

 

 

Atatürk'ün çocukları çok sevdiğini getirdiğimiz Atatürk fotoğraflarını incelerken fark ettik. Çocuklarla çekilmiş bir sürü fotoğrafı vardı. Keşke Atatürk yaşasaydı, O'nu görebilseydik diye düşünüp üzüldük. Sonra öğrendik ki, Atatürk ülkemizi bize, yani çocuklara emanet etmiş. "Büyükler dururken niye çocuklar?" diye merak ettik. Kendisini en iyi anlayacak olanın çocuklar olduğunu söylemiş. Tüm çocukların çok zeki ve tertemiz yürekli olduğunu biliyormuş çünkü. Çocuklardan çok çalışkan olmalarını istemiş ve kurduğu cumhuriyetin ancak çok çalışkan olmakla yükselebileceğini inanmış. Bu konuda sadece çocuklara güvenmiş. Çünkü sadece çalışkan olan çocuklar büyüdüklerinde hem kendileri hem ülkeleri için bir şeyler yapma cesaretini gösterebilirmiş. 

 

İşte bunları öğrendikten sonra yazdık sınıf şiirlerimizi. Atatürk'ü anlatan şarkılar dinledik Atatürk resimlerimizle panomuzu oluştururken. Sabah okula gelir gelmez Atatürk büstümüze koyduk çiçeklerimizi Atamıza teşekkürler ederek. Hazırladığımız Atatürk panoları tören alanımızda yerlerini almışlardı 10 Kasım'da. Saat 9'u 5 geçe sirenleri duyduk saygı duruşunda. Gözlerimiz yere bakıyordu O'nu kaybetmiş olmanın üzüntüsüyle. Sonra İstiklal Marşı'mız başladı, gözlerimiz gururla bayrağımıza yükseldi marşımızı söylerken. Mavi Yıldız sınıfımızın öğretmenlerimizden Hacer Gündebahar, hafta boyu öğrendiklerimizi içeren, Atatürk'ü anlatan bir konuşma yaptı. Sonra her sınıf, kendi yazdığı şiiri okudu Atatürk sevgisi dolu heyecanıyla. "Her geçen gün büyüdüm, seni daha çok anladım, seni daha çok sevdim, çocuk kalbimle" diyerek Atatürk'e şarkımızı söyledik. 

 

Göremediğimize üzülmüyoruz şimdi, Atatürk'ü anlamanın O'nu görmekten daha önemli olduğunu, çocuk kalplerimizle anladık.

 

Atamızı, her gün saygıyla ve minnetle anıyoruz...